Çocuk için öğrenme önce ailede başlar ve kişiliğin oluşmasındaki en önemli paya aile yaşantıları sahiptir. Ebeveynin çocuğa olan davranışı tek başına bir belirleyici değildir ebeveynlerin bir birine olan davranışları da çocuğa örnek teşkil eder. Ebeveyn olarak bizler ailemizden nasıl davranışlar gördüysek bunu çocuğumuza istemsizce uyguluyoruz ve farkında olmadan kendimizi bu davranışları kullanırken konforlu hissediyoruz. Bizlerin çocuklar için birer rol model olduğunu unutmamak gerekir çünkü karşılaştığımız durumlara verdiğimiz tepkileri ve çözüm yollarını bizlerden görerek öğrenir, zamanı geldiğinde de kendi yaşantısına adapte eder. Çocuğunuzun davranışlarına dikkatle baktığınızda kendinizi görmeniz mümkün. Çocuğun davranışlarını anlamlandırmak için sizin hangi ebeveyn tutumunu sergilediğiniz önemli bir kriterdir. Haydi, gelin birlikte sizler hangi tutumları kullanıyorsunuz, bu tutumlar esnasında çocuk kendini nasıl hissediyor, doğru tutum hangisidir, nelere dikkat etmelisiniz? İnceleyelim.
- Baskıcı ve Otoriter Anne-Baba Tutumu: Bu aileler çocuğun fikirlerini ve duygularını birçok konuda önemsemez, çocuk hakkında tek söz sahibi kendileridir ve ne derlerse çocuktan bir robot gibi itaat etmesini beklerler, hataların hep bir yaptırımı vardır ancak doğru davranışa olumlu tepki verilmez. Bu tutumlar eşliğinde büyüyen çocuk kendisini değersiz, kendinden başka herkesi ise değerli görebilir. Fedakârlık aşırıya kaçar, hata yapmaktan korkar bunların yanında disiplinli ve mükemmeliyetçi olabileceği gibi ailesinin tutumunu benimseyebilir veya isyankâr ve kural tanımayan bir kişiliğin ortaya çıkması da mümkündür.
- Aşırı Hoşgörülü Anne–Baba Tutumu: Bu tip ailelerde tüm düzen çocuk üzerine kuruludur. Çocuğun her isteği aile tarafından koşulsuz yerine getirilir, hataları da büyük küçük fark etmeksizin hoş görülür. Aileden sürekli olarak bu ilgiyi gören çocuk sadece kendisinin değerli olduğunu diğer insanların ise onun isteklerini yerine getirmek için var olduklarını düşünür, girdiği her ortamda ilginin kendi üzerinde toplanmasını ister ve bu sebeple de sosyal ilişkilerini düzenlemekte zorlanabilir. Hatalarını kabul etmeyen, doyumsuz, bencil, sabırsız, kırılgan ve istekleri yerine getirilmediğinde saldırgan davranışlar sergileyen bir karakter ortaya çıkabilir.
- Aşırı Koruyucu Anne–Baba Tutumu: Her ebeveynde bulunan korumacı içgüdü bu ailelerde aşırı gözlemlenir. Çocuğu gereğinden fazla kısıtlarlar, üstesinden gelemeyeceği inancıyla sorumluluk vermezler, çocuğa güvenmezler ve hata yapmasına izin vermezler dolayısıyla her an çocuğun üzerine kanatlarını germiş, herhangi bir olumsuzluğa karşı hazırda beklerler. Bu tutumlar eşliğinde büyüyen çocuk; özgüvensiz, bağımlı, sorumsuz ve karar alamaz hale gelebilir.
- Tutarsız–Dengesiz Anne-Baba Tutumu: Bu ailelerde tutumlar çelişki içerir yani aile bir gün problem ettiği davranışı ertesi gün hoş görür dolayısıyla çocuk bocalar ve doğru ile yanlışı ayırt edemez hale gelebilir. Ayrıca burada anne-baba arasındaki tutarlılık da önemlidir. Annenin izin vermediği bir duruma baba izin verdiğinde çocuk her seferinde babaya yönelebilir. Bu ailelerde tutarlı ve devamlı kuralları yoktur ve çocuk kendini bu ortamda güvensiz hisseder, zamanla ebeveyne ve kurallara kayıtsız kalmaya başlar, kararsız şüpheci birey haline gelebilir.
- Mükemmeliyetçi Anne–Baba Tutumu: Ailedeki tutumların sebebi kendilerinin zamanında isteyip de yaşayamadığı başarının çocuğa yüklenmesi veya ben mükemmelim çocuğum da mükemmel olmalı algısıdır. Burada çocuğun potansiyeline önem verilmez. Çocuğa bölüm seçme, ders seçme, ilgilendiği bir alana yönelme gibi kendi kararlarını alma noktasında müsaade edilmez çünkü bu tip hayati olan tüm kararları ebeveyn kendisi alır ve çocuktan bunları yerine getirmesi beklenir. Çocuk bu davranışlar eşliğinde kendisini yetersiz, başarısız, değersiz hisseder. Hep ailesini memnun etmek için çabalayabilir, hata yapmaktan korkabilir.
- İlgisiz-Kayıtsız Anne-Baba Tutumu: Çocuk kriz çıkardığı zamanlar dışında aile tarafından görülmez. Burada çocuk ihmal edilir hatta psikolojik olarak reddedilir. Çocuğa en az ilgi ve en az sevgi bu tutumda görülür. Ebeveyn çocuğun ihtiyaçlarından habersizdir. Ebeveyn çocuğun varlığından bile rahatsız olduğundan çocuğu etrafından olabildiğince uzaklaştırır. Aile içerisinde iletişim ve etkileşim zayıftır. Çocuk evde yalnızdır, çocuğun nerede ne yaptığıyla ilgilenmezler ve bu sebeple ailesinin kendisini görmesi için çeşitli krizler çıkarabilir. Agresif, saldırgan tavırlar sergileyebilir veya içe kapanık olabilir.
- Demokratik Anne-Baba Tutumu: Sağlıklı ve ideal olan tutumdur. Ailede sağlıklı sınırlar vardır bu sınırlar sadece çocuk için değil ailenin her üyesi için geçerlidir. Aile çocuğa karşı hoşgörülü, ilgili, destekçi konumdadır. Sınırlar çocuğun da katılımıyla belirlenmiştir ebeveyn bunların uygulanmasında tutarlıdır. Küçük yaşlardan beri çocuğun özerk davranışları desteklenmiş, ona sorumluluklar verilmiştir. Çocuğun fikirleri, potansiyeli dikkate alınır ve beklentiler bu durumlar göz önüne alınarak gerçekçi biçimde şekillenir. Aile içerisinde açık, net, etkili ve şiddetsiz iletişim hâkimdir. Bu şartlar sağlandığında çocuk; özgüveni yüksek, sorumluluk sahibi, uyumlu, işbirliğine açık, dışadönük, sosyal, kendine ve çevreye saygılı birey haline gelebilir.

Ailelere Tutumlar Hakkında Tavsiyeler:
- Çocuklarımızın duygularını anlayabilmek ve yansıtabilmek için onları dikkatli ve tarafsız bir biçimde dinleyin.
- Çocuğunuz kaç yaşına gelmiş olursa olsun sizlerden beğeni ve takdir (resmindeki renk seçimlerin harika, ortalıkta bir sürü eşya vardı ve sen hepsini toplamışsın seninle gurur duyuyorum, ben yemek yaparken kardeşinle ilgilendiğin için teşekkür ederim) cümlelerini duymaya ihtiyacı vardır.
- Çocuğunuzun hata yapması son derece normaldir, hatalara izin verin ve yanında olun. Örneğin elindeki bardağı düşürüp size mahcup bir yüz ifadesiyle bakan çocuğunuza ‘+Bardağın elinden düştüğü için üzüldün ve korktun. Hadi bir bez getir ve birlikte toplayalım. –Kızmadın mı anne? +Hayır, bazen eşyalar elimizden kayıp düşebilir. Önemli olan senin iyi olman.’ diyerek o anki ufak korkudan sonra çocuğun rahatlamasını sağlayabilirsiniz.
- Çocuğunuzun duygularını açık ve net biçimde ifade etmesini teşvik edin buradaki temel koşul ebeveynin de duygularını açık ve net ifade edebilmesidir. Örneğin okulda arkadaşı tarafından alay edilmiş bir şekilde size geldi ve öfkeyle olan biteni anlattı ‘Görüyorum ki arkadaşlarının söyledikleri seni öfkelendirmiş, üzmüş ve hayal kırıklığına uğratmış. Duygularını onlara ifade ettin mi?’ şeklinde onu anlamaya dönük bir yaklaşım sağlıklı olacaktır.
- Konu ne olursa olsun ‘Ayşe senden güzel yazı yazıyor’ gibi bir kıyaslamaya girmeyin her çocuk farklıdır ve biriciktir. Çocuğunuzun güçlü yanlarına odaklanın.
- Sorumluluk alabilmesi için ona imkânlar oluşturun. Sofraya kaşığı çatalı koymak, yemek yendikten sonra tabakları tezgâha yerleştirmek, bazen de ondan yardım istemek veya çantasını hazırlamak, oyuncaklarını toparlamak, ödevlerini zamanında yapmak gibi sorumluluklarını üstlenmesinin ve birine yardım etmenin verdiği başarmışlık hissini tecrübe etmesine izin verin.
- Çocuk adına kararlar almayın çocukla birlikte küçük aile toplantıları eşliğinde ortak karar alın ve kendi başına karar alabilmesi için ona destek olun.
- Çocuğunuz sizden bir şey istediğinde ya da size bir şey sorduğunda hemen yerine getirmek zorunda değilsiniz. Eşinize danışmak için süre isteyebilir ve ortak kararınızı birlikte paylaşabilirsiniz.
- Davranışlarınızda tutarlı, sınırlarınızda kararlı tutarlı olun.
Eğer tutumlar ve davranışlar konusunda destek almak isterseniz okul psikolojik danışmanlarımıza başvurabilirsiniz. Yazımı Wılfred A. PETERSON’ın bir sözüyle noktalamak istiyorum. ‘Çocuklarımız bizi izleyerek büyür ve ne olduğumuz, söylediklerimizden daha çok şey anlatır.’
Şehir İlkokulu
Okul Psikolojik Danışmanlığı ve Rehberlik Birimi