Dünyanın en zor mesleği nedir? Diye sorsalar çok büyük oranda verilen cevap, anne baba olmak, olacaktır. Çünkü mesai kavramı yok, emekli olması yok, mazereti yok kısacası yok diye bir şey yok. Özellikle günümüzün şartları, hızlı değişen yaşam koşulları ve buna bağlı olarak değişen istekler çok karmaşık bir yapı oluşturuyor. Bir de buna sınav yükünü eklediğinizde çok ciddi bir tavır kargaşasıyla ya da tanımsızlık kaosuyla karşı karşıya gelmekten kaçamıyoruz.
Anne baba olmak gerçekten çok zor ama çocuk olmak, ergen olmak ve genç olmak da çok zor. Bu zor süreci nasıl aşmak gerekir, nasıl bir yol haritası belirlemek lazım? Öncelikle bir tanımlama yapmak gerekiyor. Çünkü her ailenin yaşam koşulu ve çocuğun kişilik algısı aynı bantta seyretmeyebiliyor. Aynı soruna aynı reçeteyi kullanmak her zaman çözüm olmuyor. Anne baba öncelikle çocuğunun karşısında kendi duruşlarının adını koymalıdır. Rol çatışmasının ve kavram belirsizliğinin önüne ancak böyle bir tanımlamayla başlanmalıdır. Çocuğum hangi dönemi yaşıyor, kişilik özelliği ne, yaptıkları yaşadığı dönemin doğal bir sonucu mu, sınav adayı ise ne ile karşı karşıya gelecek? vb. soruların cevapları bulunmalıdır. Bu soruların cevapları doğru verilmezse sosyal sürecin tepkilerini, eğilimlerini, etiketlenmiş yargılarını çocuk üzerinde bir tanımlama olarak kullanmak ve bu eksende bir tavır sergilemek bizi daha çok yanlış yapmaya ve çatışmaya götürecektir. Unutmaması gereken ana bakış çerçevesi; ‘Her çocuk kendine özel bir kişiliktir ve bir başkası olmayacak kadar da tektir.’ olmalıdır. Böyle bir düşünceyle baktığınızda çocuğunuzu daha net göreceğinize eminiz. Daha net bir ifadeyle söylemek gerekirse, çocuğunuz sınav adayı ise önce çocuğunuzun neyle karşı karşıya geleceğini bilmeniz gerekir. Nedir bu sınav denilen şey, neyi ölçüyor? Çocuğumda ki anlamı ne? (Sınav: Kuralları olan, duyguları olmayan, kişiliği ve sosyal çevreyi ölçmeyen sadece bilgiyi ve bilgiyi kullanma gücünü ölçen bir seçme aracıdır.) Sorularını doğru yanıtladığımızda ne çocuğumuzu bir başkasıyla kıyaslarız ne de sınav sonuçlarını bir yargıç edasıyla yargılarız. Sınav hazırlığının bir süreç olduğunu, deneme sınavlarının eksikleri gösteren bir uyarı istasyonu olduğunu düşünür ve davranışlarımızın rengini ona göre şekillendirirsek daha anlamlı bir anne baba tavrı ortaya koymuş oluruz. Böylece kendi özlemlerimizle çocuğumuzun sınırları arasında daha gerçekçi bir denge kurabiliriz.
Söylenen her şeyi bir Kızılderili atasözü ile özetleyelim: ‘‘Benim önümde yürüme seni takip edemeyebilirim. Benim ardımdan gelme sana öncülük edemeyebilirim. Yanımda dur omuz omuza beraber yürüyelim.”
Çocuğunuzun yanında durmak ve beraber yürümek çözüme yakın bir anne baba olmayı kolaylaştıracaktır. Yaşadığınız çatışmalar çocuğunuzda güçlü bir kişiliğin temel taşları haline gelecektir. Her anne baba evladının yaşam ustasıdır. Ustanın elinde elmas, inci mercan olur kıymeti artar ya da boncuk olup kıymetsiz taş olur. İyi bir usta olmanız umuduyla…
Şemsettin TÜZEL
Konya Şehir Koleji
Psikolojik Danışman ve Rehberlik Koordinatörü